İnsan ve hayvanlarda hastalık yapma yeteneğinde olan virüs, bakteri vb. mikropların hastalık yapma kudretlerinden arındırılarak ya da bazı mikropların salgıladığı zehirlerin etkisinin ortadan kaldırılarak sağlam kişilere verilmesi için geliştirilen biyolojik maddelere aşı denilmektedir. Aşı : kişilerin hastalıklardan ve onun kötü sonuçlarından koruyabilmesi için sağlam ve risk altındaki kişilere uygulanmaktadır. Aşıların tedavi edici özellikleri yoktur! Yani herhangi bir hastalık oluştuktan sonra hasta kişiye aşı yapmanın yarar olmamaktadır. Aşılar, ağız yoluyla, adele içerisine, cilt altına veya cilt içine verilmek suretiyle uygulanabilirler. Hangi yoldan verilirse verilsin, aşılar vücudumuzun hastalıklara karşı koruyan ve savunma cisimcikleri olarak isimlendirilen antikorları oluştururlar. Oluşan antikorlar vücutta uzun süre kalırlar ve bu süre içinde aynı mikrop vücuda tekrar girerse, bu mikrobun hastalık oluşturmasına fırsat vermeden ortadan kaldırılmasını sağlarlar. Herhangi bir aşının koruyucu etki gösterebilmesi için uygun yaşlarda ve uygun aralıklarda yapılması şarttır. Zira aşıların çocuklara hastalıklara yakalanma riskinin en yüksek olduğu dönemlerden önce yapılması gerekmektedir. Yapılan geniş araştırmalar sonucunda her aşı için belirli bir aşı takvimi geliştirilmiş olup, bu aşı takvimine uyulması, en yüksek düzeyde korunma sağlanması açısından çok önemlidir.
En değerli varlığımız olan bebeklerimizi, ölümcül ve sakat bırakan hastalıklardan korunmak ve onlara sağlıklı bir gelecek sunabilmek için en emin yol aşılamadır. Bebeklerin korunması, gebelikten itibaren anne adayına uygulanacak aşılar ile başlamaktadır. Örneğin, anne adaylarına hamileliklerinin son üç ayında bir ara ile yapılacak iki doz tetanoz aşısı hem anne hem de bebek için hayat kurtarıcı olabilir. Bebeklik döneminde en sık görülen hastalıklar olan Hepatit B, Verem, Difteri, Tetanoz, Boğmaca, Çozuk Felci, Menenjit ve Kızamık hastalıkları ile bunlara bağlı ölüm ve sakatlıkların engellenebilmesi için, yeni doğan bebeklerin yaşamlarının ilk aylarından itibaren aşılanmaları gerekmektedir
Aşılar, hastalık yapma yetenekleri olmasa da aşı uygulanan vücut herçekten hastalık ile karşılaşmış gibi davranır ve önlem almaya başlar. Koruyucu hücreler uyarılır, hızla çoğalmay başlar. Mikropları öldürmekle görevli hücreler ve koruyucu antikor salgılayan hücreler aşı yoluyla verilen hastalık etkenini tanır ve diğer yüm koruyucu olmayan hastalık etkeni yok edilirken tüm özellikleri hafızaya alınır. Vücut daha sonra gerçek hastalık etkeni ile karşılaştığında özelliklerini hemen hatırlayarak hastalık oluşturulmasına fırsat vermeden yok eder. Canlı aşılar ile vücuda verilen mikroorganizmalar çoğalmaya başlar. Ama zayıflamış olduklarından üremeleri hastalıkla sonuçlanmaz veya çok hafif belirtiler gelişir. Sonuçta herçek mikropların meydana geitrdiğine benzer bir bağışıklık ortaya çıkar. Ölü ve toksoid (Zehir) aşılar hastalık belirtilerine yol açmaz ama vücutta bunlara karşı antikor üretilir. Çocukların bağışıklık sistemi, bebeklik döneminde tam gelişmediği için bazı aşıların belirli aralıklarla tekrarlanması gerekmektedir. Örneğin; Difteri, Tetanoz, Boğmaca (Karma) aşıları ile Çocuk Felci aşısının ve çocukluk çağı Menenjit aşısının (HİB) birer ay ara ile üç kez yapılması ve son dozdan bir yıl sonra hatırlatma dozu daha yapılması gerekmektedir. Günümüz modern teknolojisi ile üretilen aşılarda yan etki olasılığı hiç yok denecek kadar azaltılmıştır. Aşı uygulandıktan sonra çok nadir olarak vücutta ve aşı yerinde bir takım yan etkiler oluşabilir. Bu yan etkiler çok nadir olmakla birlikte genellikle ; çok yüksek olmayan ateş, aşı yerinde ağrı ve kızarıklık şeklindedir. Bu yan etkiler genelde kısa süreli olup doktor tedavisi gerektirmezler ve annelerin basit önlemler almasıyla kolaylıkla ortadan kaldırılabilir. Aşı uygulaması sonrasında çok nadir olmakla birlikte aşı bileşiminde bulunan maddelere karşı olaşan, alerjik ve sistemik reaksiyonlar görülmektedir. Ancak bu reaksiyonlar, hastalığın oluşması ile ortaya çıkabilecek ağır sonuçların yanında mukayese edilemeyecek derecede önemsiz kalmakta ve çok daha haif olmaktadır.
Zannedildiğinin aksine, aşıların yapılmasını engelleyecek faktörler çok kısıtlıdır. Halkımız tarafından inanılan ve bu nedenle çocukların aşıya götürülmesini engelleyen hafif ateş, ishal, öksürük, burun akıntısı ve zayıflık gibi kriterlerin aşı yapılmasına bir engel teşkil etmediği artık bilimsel araştırmalar ile kanıtlanmıştır.
Dünya Sağlık Teşkilatının yayınladığı bilgilere göre çocuğa aşı yapılması sırasında gözden geçirilmesi gereken durumlar şunlardır :
- Lösemi, Lenfoma gibi kötü huylu hastalığı olan ve diğer kanserli çocuklar,
- Aktif verem hastaları,
- Ağır derecede zatürre, böbrek yetmezliği, metobolizma hastalıkları gibi hastane tedavisi gerektirecek durumda olanlar,
- Kortizon tedavisi görenler,
- Işın (Radyoterapi) tedavisi görenler.