Ergenlik sorunlarının büyük bir kısmı dış kaynaklı olmaktan çok iç kaynaklıdır ve ergenin uyumunda daha önemli etkisi vardır.Bu güçlükler grubunda; ciddi çatışmalar ve engellenmeler ergenin tipik olarak yaşadığı belli başlılarıdır. Ayrıca güvensizlik, yetersizlik, karmaşa, belirsizlik, aşağılık ve suçluluk duyguları ergeni olgunluğa tırmanırken tedirgin eder. Sorunların tümü bir arada ele alındığında ergenin gerek kendisini, gerek dünyasını daha iyi anlama ve başa çıkma çabası için “uyum çabaları” olarak kabul edilir. En sık görülen sorunlar;
1. Ev-aile uyumu: Ergenlik sorunlarının büyük bir kısmı ebeveyn kuralları, beklentileri ve yasaklamalarından, ailedeki diğer çocuklardan, aile geleneklerinden kaynaklanır. Bir tarafta aile kuralları, diğer taraftan bağımsızlık ve akran grubu kuralları belirgin bir çatışma ve gerginlik yaratır.
2. Toplumsal Sorunlar: Ergen kendine bir akran grubu edinmeye ve bu grupla özdeşleşme yapmaya çalışırken ortaya çıkan sorunlardır. Başkalarıyla birlikte olamayı, toplumsal kabul görmeyi, grup kurallarını, karşı cinsle buluşmayı ve benzer davranışları içeren alandır.
3. Psiko-seksüel Sorunlar: En ciddi ve ergeni en fazla rahatsız eden sorunlardır. Ergen büyümesinin tipik özelliği olan psikoseksüel gelişimin çeşitli nitelikleri hakkında pek az ergen uygun bir şekilde başa çıkmak için bilgi ve deneyim edinir. Bu tür sorunlar iç çatışmayı arttýrabilir ve toplumsal, akademik, ailesel ve moral uyuma etki eder.
4. Moral ve Dini Sorunlar: Pek çok ergen kurallara uyma, cinsel davranış, doğru sözlülük ve moral davarnış deneyiminde güçlük çeker. Çatışma ve gerginlik genellikle ortaya çıkar. Sıklıkla dinsel kuşkular ve kaygılar, dinsel inanç ve deneyimlerde kuşku geliştirirler. Suçluluk, utanç ya da güvensizlik duygusuna yol açan bu durum yeni bir dinsel uyumu getirecektir.
5. Akademik ve Mesleki Sorunları: Okul yaşamında, çalışma alışkanlığı, öğretmen istekleri, okul konularına ilişkin ilgi-merak geliştirme ve okul başarısızlığı sıktır. Uygun iş seçiminde gerçekleri göz önünde bulundurmak gerekir. Okumaya devam mı edecektir?, Çalışacak mıdır?, bu önemli bir sorundur.
6. Boş Zamanı Değerlendirmede Faaliyetlerden Doğan Sorunlar: Film, TV, cinsel literatür, değersiz hobiler, çete faaliyetleri, sürekli vitrin dolaşma vb.
Ergen Ve Aile İlişkileri
Ergenlik üzerine kültürün etkisi ailelerde yaşanan “kişiler arası tutumlarda” daha açık olarak gözlenmektedir. Ana-baba toplumun temsilcileri olarak toplumsal beklentiler doğrultusunda, büyüyen gencin değerler sistemine etki etmeye çabalamaktadırlar. Ergen dünyasında aile odak noktası rolünü oynarken ergen daha birçok sosyal etkiye açıktır. Ailedeki diğer büyükler, akran grubu, öğretmenler, referans kümeleri, eğitim düzeyi, sosyal sınıf, etnik köken, çalışma koşulları, şehirleşme ve politik koşullar çok sayıda sosyoekonomik ve kültürel etkenlerin ergeni, aileyi ve etkileşimlerini etkilemesi beklenir. Ergenin özerk ve bağımsız davranma eğilimi, yaşıtlarıyla oluşturdukları farklı kültürler ona aile dışındaki dünyayı deneyimleme fırsatı vermektedir. Genelde ergen grupları bazı toplumsal kuralları reddetseler de, aynı gruplar orta ergenlikte uyuma hizmet eden toplumsal birimler olarak kabul edilmektedir.
İç ruhsal yapısında zaten değişim yaşayan ergen yeni değerler sistemi oluştururken, ülkü oluşturmada, çevreleyen etkileşim biçimlerinde ve uyum göstermede zorlanır. İşte bu aşamada aile, sosyal çevre ve kültürün belirleyici rolü vardır.
Ergenlik dönemi ilerledikçe genç ergenin aile ilişkileri bozulmaya başlar. Bu bozuklukta iki tarafın da payı vardır. Ana-baba çocuklarının büyüdüğünü gördükleri halde ona hala çocuk gibi davranır, ancak sorumluluklarında onun yerinde davranmasını isterler. Yani kendilerini istedikleri anda ona çocuk muamelesi yapacaklar. Ama ergen bir yetişkin gibi üzerine düşen sorumluluklarını bilecek ve yerine getirecek. Burada bir çelişki olduğu açıktır.
Çatışmanın bir başka kaynağı, ana babanın değişik yaşam standartları altında büyümesi ve farklı bir ergenlik geçirmesinden ileri gelir. Hele ana-baba ve çocuk başka ülke, kent, ve değişik kültürler içinde yetiştiyse birbirini anlamakta zorluk çekecektir. Ergen, ana babasının kendini anlayacağına inanırsa çatışma azalır. Bu dönemde görülen bu çatışmalı durumda taraflardan biri ötekinden daha çok sorumludur denemez. Ana baba hatalı anlayışsız davranıyor derken, görevlere karşı tutum alan, ailenin kısıtlama ve yasaklarına kulak asmayan, yaşlarının gerektirdiği sorumluluklarda başarısızlığa düşen ergenleri kabullenmenin ve hoş görmenin zorluğunu da belirtmek gerekir. Ergenin bağımsızlık arayışı anne-baba ergen arasında değişik yoğunlukta çatışmalara yol açabilir.
Ergen ve aile arasındaki çatışma, 14-15 yaşlarında da tepe noktasına ulaşır. Bağımsızlığa doğru gelişmenin daha ılımlı geçmesi, anne-babanın bu geçiş döneminde gösterecekleri destek ve anlayışa bağlıdır. Anne-baba ile ergen arasındaki bağımlılıktan bağımsızlığa geçiş uğraşısının daha iyi anlaşılması için, aile içi dinamiklerinin, anne-baba ve ergenin beklentilerinin değerlendirilmesi gerekir.
Gecenin bağımsızlık girişimlerini hazmedemeyen ana-babanın kısıtlayıcı-engelleyici tutumları, toplumsal değerlerde var olan çelişki ya da eksiklikler, aile ve toplum beklentilerindeki çarpıklıklar, aşırı engelleyici hoşgörüsüz tutumlar, hızlı sosyal değişimler gibi birçok sosyokültürel etken ergeni yetişkinlerle çatışmaya itebilir. Aile içindeki çatışmanın daha çok “ön ergenlik döneminde” yer aldığı, yaşla aldığı, yaşla birlikte azalarak uzlaşma ve uyumun yaratabildiği gösterilmiştir.